Uzm. Dr. Begüm Bıldırcın Sakarya

Tedaviler

Psikiyatrik değerlendirme ve tanısal görüşmenin özellikleri

Psikiyatrik değerlendirme kişinin kendisini rahat ve güvende hissedeceği bir ortamda psikiyatrist tarafından yürütülen tıbbi bir süreçtir. 

Hasta ve psikiyatristin ilk karşılaştıkları andan itibaren başlar. 

Sorunu anlamak, tanı koymak ve tedavi planı oluşturmak için konuşma ve gözleme dayanan, hastanın bir bütün olarak anlaşılmaya çalışıldığı sistematik bir değerlendirme yapılır.

Mevcut durumun başka bir tıbbi nedene bağlı olup olmadığı konusunda ayırıcı tanı yapılır, hasta gerektiğinde başka bir branşa yönlendirilir.

Bu görüşme süresince psikiyatrist yargısız ve tarafsızdır.

Kliniğimde görüşme süreleri 45 dakikadır. Kişiye özgü bir takip ve tedavi planı oluşturmak için gerektiği durumlarda değerlendirme süreci bir veya birden fazla görüşme gerektirebilir.

Hasta yakını ile görüşme hekim ya da hasta tarafından talep edilebilir. Yakınlardan kiminle görüşüleceği hastayla birlikte kararlaştırılır ve hastanın da bulunduğu ortamda bu görüşme yapılır. Hastadan habersiz yakınları ile görüşülmesi uygun değildir.

Tanı, tedavi ve takip süreçlerinde hasta ile işbirliği oldukça önemlidir, tedavi planı ve takip aşamalarında hasta ile ortak hareket edilmektedir.

Gerekli görülen durumlarda klinik değerlendirmeye yardımcı ölçek ya da formlar kullanılabilmektedir; ancak bilinmelidir ki hiçbiri klinik görüşme gibi tanı koydurucu değildir, tanının desteklenmesi, belirtilerin yoğunluğu ve kişiye etkisinin takibi amacıyla uygulanırlar.

Görüşmelerin içeriği hastanın mahremiyeti göz önünde bulundurularak korunur ve kimseyle paylaşılmaz; yalnızca özgül durumlar söz konusu olduğunda tanı, tedavi konusunda bilgi verilir. Hasta mahremiyeti aynı zamanda hasta (veya danışan)-hekim ilişkisinin temelidir.

Farmakolojik (İlaç) tedavi
Psikiyatrik hastalıklarda yalnız başına ya da psikoterapi ile beraber ilaç kullanımı sık tercih edilen bir tedavi metodudur. Kişinin işlevselliğini arttırmak, günlük yaşamını zorlayan belirtileri kontrol altına almak, mevcut bir hastalığın yinelemesini önlemek gibi sebeplerle, etkinliği çeşitli çalışmalarla kanıtlanmış ilaçlar tedavide tercih edilebilir.
Psikiyatrik ilaçlar çevrenin önerisiyle değil kesinlikle bir psikiyatri hekiminin gözetiminde kullanılmaya başlanmalıdır.
Maalesef psikiyatrik ilaçlarla ilgili yoğun bir bilgi kirliliği söz konusudur. Hastalar; ilacın bağımlılık yapacağı, uyuşturacağı, vücuduna zarar vereceği, fayda sağlamayacağı, fazla uyku vereceği, kilo aldıracağı gibi düşüncelerle ilaç kullanımına mesafeli olabilmektedirler. Ya da ilaç kullanınca aslında bu sorunu kendileri çözmediğini, hastalık sürecinde pasif kaldıklarını düşünerek ilaç kullanmaktan kaçınabilirler.
Oldukça fazla psikiyatrik ilaç mevcuttur, her bir ilacın farklı etkileri ve yan etkileri söz konusudur, ilaç tedavisi denilince bir genelleştirme yapmak doğru değildir. Bazı yan etkiler çok nadir görülür, ilaç prospektüsünü okumak ve tüm yan etkilerin ortaya çıkacağını düşünmek içinde bulunulan durumu daha da zor hale getirebilmektedir, bunun yerine hekiminize danışmak ve işbirliği içerisinde bir çözüm üretmek tedaviye katkı sağlayacaktır. Yanlış inanışlar tedavi sürecini olumsuz etkilemektedir.
Sağlıklı bir hasta hekim ilişkisi çerçevesinde klinik tecrübe ve kanıta dayalı çalışmalar göz önünde bulundurularak etkiler, yan etkiler ve tedavinin hastanın yaşamına etkisi değerlendirilerek kişiye özel planlanan farmakoterapiye kısa sürede yanıt alınabilir ve çoğu zaman etkilidir.
Tedaviyi uygun dozda ve yeterli süre kullanmak oldukça önemlidir.
Tedavinin ne zaman sonlanacağı hastalık, hastalığın seyri, şiddeti, geçmiş öyküsü, nüks riski gibi pek çok bireysel faktörle ilişkilidir. Aniden ilaç bırakmak hastalığın tekrar ve daha şiddetli ortaya çıkmasına neden olabileceğinden kesinlikle kaçınılması gereken bir durumdur. Tedavinin başlanması gibi sonlandırılması da hekim gözetiminde belirli bir plan dahilinde yapılmalıdır.
Psikoterapi
Psikoterapi sözel etkileşim tekniklerinin kullanıldığı, kişinin yaşadığı ruhsal zorlanmaların çözümüne yönelik yapılan, hastanın mahremiyeti gözetilerek bir düzen içerisinde tıbbi etik ve ilkelerle yürütülen tedavi biçimdir.
Belirli sınırlar içerisinde uygulandığı takdirde yarar sağlayan, tedavi hedefleri olan, farklı kuramlardan geliştirilen tekniklerin kullanıldığı bir çalışmadır.
Psikoterapi yalnızca psikiyatrik hastalığı olanların başvurduğu bir tedavi yöntemi değildir. Sağlıklı kişiler başa çıkma mekanizmalarının farkına varmak, işlevsel olan baş çıkma yolları geliştirmek, kişilerarası ilişkilerini geliştirmek, hayat kalitelerini arttırmak, kendi yaşamına farklı bir pencereden bakabilmek için psikoterapiye başvurabilir. Başvuran kişinin psikoterapiye uygunluğu ve uygulanacak psikoterapi türünün niteliği, söz konusu alanda yetkin bir psikoterapist tarafından değerlendirilir.
Terapi ilişkisini diğer ilişkilerden ayıran nitelikler vardır. Hasta ve hekim tarafından sadık kalınması gereken bir çerçeveye sahiptir, her zaman bir amacı vardır, klinik etkinliği olan teknikler uygulanır. Görüşmelerin belirli bir süresi vardır, bu süre dışında görüşülmesi uygun değildir. Herhangi bir fiziksel temas bulunmaz, olmamalıdır. Terapist ile hasta arasında iş ya da arkadaşlık ilişkisi kurulamaz. Terapist, hastanın hayatı ile ilgili önemli kararlarda ‘şöyle davran, böyle yap’ şeklinde hastayı yönlendirmez, bu kararları hastanın almasını sağlar ve bu kararı alırken nasıl bir yol izlediğinin farkına varmasına yardımcı olmaya çalışır. Psikoterapistin öğüt ya da tavsiye veren, yargılayan, suçlayan bir konumu yoktur. Psikoterapi sürekli danışanın konuştuğu, psikoterapistin pasif olduğu bir süreç değildir, psikoterapist aktif dinler, gerektiğinde soru sorar yorumlar, analiz eder. Bu nitelikler psikoterapist-hasta (danışan) ilişkisinin sürekliliğini oluşturarak tedavinin olumlu gidişatını sağlar.